Encümen kaydında Istavroz Çayırı üzerinde yer aldığı belirtilmektedir. Günümüze ulaşamayan çeşmenin tam yeri tespit edilememiştir. Affan Egemen’in “İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri” isimli kitabında çeşme hakkında aşağıdaki bilgiler verilmiştir.
Yusuf Ağa (Hacı) Çeşmesi (H.1177-Μ. 1763)
Beylerbeyi’nde Beylerbeyi Sarayı ile Nakkaş Camii arasında sahilde bulunduğu “İstanbul Çeşmeleri”nde kaydedilen bu çeşme, bugün mevcut değildir. Düz mermerden yapılmış imiş.
Celi sülüs ile yazılmış kitabesi şöyle imiş: “El-hac Yusuf Ağa ruhuna el-fâtiha” (1177)
Yusuf Ağanın kim olduğu bilinmiyormuş.
Ruşen Eşref Ünaydın “Ayrılıklar” adındaki eserinde bu çeşme ile ilgili olarak şu satırları yazmaktadır:
“Bir vakitler içinde bir buçuk sene ömür geçirdiğimiz Sultanî’nin duvarındaki eski aşinamla yine yüz yüzeyiz.
Üzerindeki vakur. sülüs hâlâ (El-hac Yusuf Ağa ruhuna el fâtiha) diyor. Bu dindar ihtarın iki tarafında iki gül vardır. Senesi de 1177 yazar.
Bu yazıya öyle bir renk sürmüşlerdir ki soluk yeşil zeminin üstünde pas tutmuş tunçtan bir sülüs levhaya benzer. Bu çeşmede dünya alâyişine değil, yalnız Allah’ın emrine ehemmiyet veren gayet derunî itikatlı bir eski türkün ağırbaşlı, fakat mütevazı takvasını görürdüm. Onun için çok severdim.”
Fotoğraflar 20.06.1946 tarihlidir.